25 Haziran 2010 Cuma

Serkan Abi'siz biz bir hiçiz

Dün öğleden sonra bir dosya fotokopici aradım. Taksim Net Copy Center’da makine bozulmuş. Taksimdeki diğer yerler de kaliteli baskı yapamıyorlar. Tuttum Gümüsuyu’nun yolunu. Orda Net Copy’nin bir şubesi daha var. Tabi ben yerini bilmiyorum. Askeri hastanenin oralarda bir gence sordum. Yirmi yaşlarında biraz kilolu sevimli bir delikanlıydı. Konuşmamız şöyle oldu;

Ben: Buralarda Net Copy Center diye bir fotokopici var yerini biliyor musunuz?
Genç: Net Copy Center mı? Aaa bilmiyorum. Tam adres var mı abi sende?
Ben: Maalesef, Net Copy Center Gümüşsuyu şubesi olarak biliyorum sadece. Belirgin bir yerdedir zaten.
Genç: Abi Gümüşsuyu öyle ufak bir yer değil ki. İnönü Caddesi var. Bir sürü yer var. Kesin bir adres yok mu?
Ben: Yok. Neyse ben başka birine sorarım. Teşekkür ederim.

Dedim, arkamı dönüp gidiyordum ki;

Genç: Abi bir saniye şimdi buluruz(telefonunu çıkardı).
Ben: …
Genç: (Telefonla konuşuyor) Alo, Serkan Abi, abi bu Net copy Center Nerde? Gümüşsuyu’ndaki abi… tamam önündeyiz abi. Merdivenli’den mi abi? Tamam abi sağol. (bana dönerek) Abi tam karşıdaki sokaktaymış Merdivenli sokak orası abi.
Ben: Çok teşekkür ederim, çok zahmet oldu.
Genç: önemli değil abi,

Gence elimle selam vererek karşıya geçtim. Sonra düşündüm. Nasıl bir adam lan bu Serkan Abi? Benim niye bir Serkan Abi’m yok? Keşke herkesin bir Serkan Abisi olsa…

5 Haziran 2010 Cumartesi

verlee ablanın blogu

efendim pek hoş bir hanım pek hoş bir blog yapmış. Bağlantıyı paylaşıyorum.


http://veerle-v2.duoh.com/blog/about/

19 Ocak 2010 Salı

iki korkuntucu olay

Merhaba başımdan geçen iki korkunç olayı anlatayım. Birincisi iki gün önce Kadıköy'de Beste'yle beraber yürürken üç tane tinerci, ayakkabı boyacısı karışımı insana bir sürü para verdik. Korktuk bir şey yaparlar diye ne biliyim işte bıçaklama falan. Beste olmasa ben para vermezdim, bir şekilde kurtulurdum ama Beste'me bir şey olur diye korktum.

İkinci olayı da bu sabah yaşadım. Ponyo'nun iki günde bir suyunu değiştiriyorum. Kakalarıyla kirletiyor suyu zaten fanusu da küçük. Suyunu değiştirirken de önce Ponyo hanımı bir bardağa alıyoruz. Fanusunu boşaltıp temizliyoruz. Sonra biraz sıcak, su biraz soğuk su koyup bardaktaki Ponyo'yu tekrar fanusa bırakıyoruz. Anlamadım birden bir şey oldu. Ponyo fanusun altına gidiyor sonra suyun üstüne doğru yavaşça hareket etmeden yükseliyordu. Allahım dedim Ponyo ölüyor. Çok korktum. Böyle bir acıyı kaldıramam zaten. Sonra suyunu biraz döktüm, soğuk su ekledim. Baktım kendine geldi. Yem verdim, yedi. Rahatladım.

Bence Ponyo benimle dalga geçti. Bakalım böyle yapınca tutuşuyor mu dedi. Sonra ben gidince de kesin gülmüştür. Şakacı Ponyo.